Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da yaşayan ve 25 yıl önce terör saldırısında sol kolunu ve sol gözünü kaybeden gazi Salih Türk (45) ile eşi Ebru Türk (48), 2015 yılında doğuma 1 gün kala bebeklerini kaybetti. Doktor ve hastanenin ihmali olduğunu düşünerek açtıkları davada 10 yıl sonra tazminat kazanan Türk çifti, bebeklerinin mezar taşına sarılarak gözyaşı döktü.
Antalya'da yaşayan Salih Türk, 25 yıl önce askerlik görevini yaparken terör saldırısında sol kolu ve sol gözünü kaybetti. Ardından yaşadığı şehre dönen gazi Türk, tanıştığı Ebru Türk ile 2013 yılında evlenme kararı aldı. Bir önceki evliliğinde iki çocuğu olan Ebru Türk, 2014 yılında hamile olduğunu öğrendi. Büyük mutluluk yaşayan çift, cinsiyetinin erkek olacağını öğrendikleri bebeklerine 'Tuğra' ismini vermeye karar verdi.
BEBEĞİN KALBİ DURDU
Muratpaşa ilçesindeki özel bir hastanede kontrolleri devam eden Türk'ün, 6 Kasım 2015 tarihinde doğumu planlandı. Bu tarihe kadar kontrollerini aksatmayan kadın, doğuma 5 gün kala fenalaşarak hastaneye gitti. Yapılan kontrollerde durumunun iyi olduğu söylenen Türk, şeker hastalığı için iğne vurularak evine gönderildi. Ebru Türk'e, doğuma 1 gün kala hastaneye gittiğinde bebeğinin kalbinin durduğu söylendi. Ani ölüm sebebiyle bebeğini kaybettiği söylenen Türk, büyük üzüntü yaşadı.
10 YIL SÜREN DAVA
Türk çifti, doktor ve hastanenin ihmali olduğu iddiasıyla hukuk mücadelesi başlattı. Yargılama sonunda doktor ve hastane hakkında ceza verilmezken, 10 yıl süren manevi tazminat davası geçen ay sonuçlandı. Tüp bebek tedavileri de sonuçsuz kalan çifte, mahkeme 800 bin liralık tazminat ödenmesine karar verdi. Yaşadıklarını atlatamayan ve Kocaeli'ne taşınan aile, tazminat kararını öğrenince bebeklerinin Antalya'daki mezarını ziyarete geldi. Türk çifti, kucaklarına alamadıkları bebeklerinin mezar taşına sarılarak gözyaşı döktü.
'ÇOCUĞUM OLMAYACAK'
Davanın 10 yıl sürdüğünü söyleyen Salih Türk, "Doğumdan 1 gün önce çocuğumuzun ölüsünü bize teslim ettiler. Tazminat davasını kazandık ama doktorun ve hastanenin ihmalleriyle ilgili belge iptali davasında gelişme yaşayamadık. 45 yaşına geldim, bu saatten sonra çocuğum da olmayacak, evin tek oğluyum ve soy bağımızı sürdürebilecek evladım yok. Anlatması çok zor benim için. Evladını kendi ellerinle toprağa koymak çok acı bir şey" dedi.
'HAYALLERİMİZİ YIKTILAR'
Türk, "25 yıl oldu ben vurulalı. Vatan için bir elimi, bir gözümü verdim hiç canım yanmadı. Ancak evlat acısı çok kötü. Parkta gördüğüm çocukların baba sevgisi, anne sevgisi bizi üzüyor. Herkes ister evladıyla vakit geçirmek. Bizdeki bu hayali yıktılar" diye konuştu.
'DAHA GENÇSİN DOĞURURSUN'
Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan Ebru Türk ise "Çok güzel bir hamilelik süreci geçirdim. 38 haftaya kadar hiçbir sorunumuz yoktu. Şeker hastasıydım ama düzenli kontrollerimi yaptırıyordum. Doğum için gün vermelerine 1 gün kala fenalaştım ve acile gittik. Bana iğne yazdı ve '6 Kasım'da doğum olacak' diye konuştuk. Her gün kontrole gittim ve 'bir şey yok' diye eve gönderdi. 5 Kasım'da gittiğimde çocuğumun kalp atışı yoktu. Kontrol etti ve bana 'Ani ölüm, daha gençsin doğurursun' dedi. Oğlumu toprağa verdim ve hayatım bitti. Bundan sonra kalp hastası oldum, 5 sefer anjiyo oldum" dedi.
'DOKTORLAR CEZA ALMADI'
Oğlunun mezarı başından ayrılamadığını söyleyen Türk, "Oğlumdan sonra 30 sene yaşadığım şehri terk ettim. Geceleri eşim mezardan beni alıyordu. 4 tüp bebek, 3 aşılama denedik, hiçbiri olmadı. Eşim çocuk sahibi olsun diye boşanmayı bile düşündüm. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Doktor ve hastanenin ceza alması için dava açtık. Otopsi sonuçları çıktı ancak doktorlar ceza almadı. Sonra tazminat davası açıldı. 10 senenin, eşimin baba olamamasının bedeli olarak bir rakam çıkarttılar" diye konuştu.
'İÇİMİN ACISI GEÇMİYOR'
Yaşadıkları süreci hala atlatamadıklarını belirten Türk, "Benim için 'Alkolik, sigara kullanıyor' dediler ama bunun böyle olmadığına aynı hastanede çalışan 2 doktor şahitti. Son yaptırdığımız testte her şey iyi çıktı. Hiçbir sıkıntı yoktu ama o doktorun yaptırdığı iğne, benim bebeğimin ölümüne sebep oldu. Kasımda oğlumu toprağa koydu, yine bir kasımda davanın sonucunu aldık. Ne olursa olsun içimin acısı geçmiyor. Ben onları Allah'a havale ediyorum. 9 ay boyunca ne emeklerle kucağımıza alacağımız günü beklerken, çocuğumun ölüsünü kucağıma verdiler" dedi. (DHA)





