Son yıllarda yaşadığımız toplumun huzurunu ve güvenliğini bozan suç eylemlerinin artış göstermesi dikkatimizi çekmektedir.

Suçun önlenmesine çözüm bulunması noktasındasuçu oluşturan kök sebeplere inilmesinden ziyade suçu önlemeye yönelik güvenlik ve yargı süreçlerine dikkat çekilmesi suça iten sebeplerin göz ardı edilmesini netice vermektedir. Hâlbuki suç işleyen ve suça karışan bireyleri suça teşvik eden sebeplerle madde bağımlılığı arasında yakın bir ilişkinin bilimsel olarak incelenmesine ihtiyaç vardır. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar konuya ışık tutmaktadır. Nitekim yapılan bir çalışmada, “suç işleyen bireylerin kişiliği, suç kavramından daha çok dikkat çekmiş ve incelenmiştir. Suç ile en çok ilişkilendirilen husus Antisosyal Kişilik Bozukluğu’dur. Bireylerin kullandıkları maddeler sonucu beyin ve bağlantılı organların etkilenmesi nedeniyle oluşan davranış ve tutum sonrasında zihinsellikte oluşan değişmelerle suç eylemlerinin yaşanmasıdır. Bu maddelerin başında alkol gelmektedir.” Alkol kullanımının yaygınlaşması ve suça karışan insanların alkollü olma durumlarını bir mazeret olarak sunarak, “farkında değilim, bilmiyorum çünkü alkollüydüm” şeklinde mazeretler sunmaları inandırıcı olmadığı gibi bireyi işlediği suç karşısında hukuki sorumluluktan da kurtarmaya yetmeyecektir. Madde bağımlılığının sonucunda bireylerin ekonomik olarak güç durumda kalmaları sahte alkole yönelmelerine neden olmakta ve bu durum da daha fazla ölümlere yol açmaktadır. “Madde bağımlılığı sonucunda ekonomik bir faktör olarak yoksullaşma, maddeyi temin etmek için suça yönelme, sosyal yaşamdan geri kalma ve işlevsizlik, irade/ kontrol sorunları görülebilmektedir.” Bu sorunların yol açtığı suç oranlarındaki artış karşısında alkol ve madde bağımlılığından hiç bahsedilmemesi oldukça garip bir çelişkidir. Zira bireyin iradesini elinden alan madde ve alkol bağımlılığı ve kullanımı toplumsal yapıyı derinden etkilemektedir. “Madde kullanımını ve suç ilişkisini inceleyen bir çalışmada 2627 lise öğrencisine ulaşılmış, uyuşturucu madde kullanımı ile suç işleme ilişkisi arasında pozitif bir korelasyon bulunmuş, madde kullanımı ile öfke/şiddet davranışlarının ortaya çıktığı, suç davranışına neden olan önemli etkenler arasında da “suç işleyen arkadaş grubuna sahip olma konusu görülmüştür.” Bu sonuçlara göre lise yıllarındaki gençler arasında alkol ve madde bağımlılığının yaygınlaşması ahlaki yozlaşmayı ve suç oranlarının artmasını da beraberinde getirmektedir. Suç işleyen bireylerin cinsiyeti ile ilgili olarak yapılan bir çalışmada dikkat çekici sonuçlar bulunmuştur. “Bir grup bağımlı hastada tespit edilen yüksek suç davranışı oranları, madde kullanım bozukluğu tanısı ve erkek cinsiyet ile ilişkili bulunmuş olup; aynı zamanda suç işlemiş olan bağımlı bireylerin kendine zarar verme davranışı oranları da anlamlı olarak daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.” Bu açıklamalar ışığında kadınlara karşı işlenen suçlar ile suçu teşvik eden alkol ve madde bağımlığı arasındaki ilişki dikkatle analiz edilmelidir. Yapılan başka bir bilimsel çalışmada “elde edilen bu bulgular doğrultusunda, madde kullanımı ile suç işleme ve şiddet arasında yüksek bir bağlantı olduğu, madde kullanımına yönelik yapılacak girişimlerin önemi vurgulanmıştır.” Nitekim “alkol bağımlılığı olan bireyler arasında alkollüyken başının yasalarla derde girdiğini bildirenlerin öfke ruminasyonlarının fazla oluşu, alkol intoksikasyonu sırasında sergilenen yasalarla uyumlu olmayan davranışların öfke ruminasyonuyla ilişkili olduğunu göstermektedir.” Bu bulgulara göre suç işlemede etkili bir unsur olan öfke kontrolünü olumsuz yönde etkileyen alkol kullanımı arasındaki ilişki dikkatle incelenmelidir. Alkol ve madde bağımlılığı ve intihar davranışı eğilimi ve şiddet davranışı riski arasındaki ilişkiye dikkat çeken bir çalışmanın bulgularına göre “alkol ve madde kullanım bozukluklarında hem intihar davranışı riski hem de şiddet davranışı riski artmaktadır. Ayrıca, alkol ve madde kullanım bozukluklarının dünya genelinde artan intihar ve şiddet yaygınlığına önemli ölçüde katkıda bulunduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenlerle intihar, şiddet ve bağımlılık kavramlarından oluşan sorunlar sarmalının küresel ölçekte çözüm beklediği düşünülmektedir.”

Sonuç olarak, sosyal politika belirleyiciler, aile ve gençlik konusunda çalışma yapan devlet kurumlarının yetkileri, eğitimciler, sosyal bilimciler, sağlık çalışanları, diyanet işleri başkanlığı yetkilileri, sivil toplum kuruluşu yetkilileri, basın ve yayın kuruluşu temsilcileri, gazeteciler yazarlar, anneler ve babalar alkol ve madde bağımlılığının bireysel ve toplumsal yıkıcı etkileri üzerine daha ciddi çalışmalar yapmalıdır. Suçu önlemek için yalnızca güvenlik birimlerinin suçluyu yakalaması ve adalete teslim etmesinin yeterli olmadığı aşikârdır. Zira sivrisinekler bataklığı kurutulmadan önlenemez.

Alkol ve madde bağımlılığının önlenmesi için eğitim, kültür, sosyal, sportif çalışmaların artırılması gerekmektedir. Bu amaca hizmet etmek için eğitim ve gençlik alanında hizmet eden kurum ve kuruluşlar önleyici faaliyetler yaparak güvenlik birimlerine yardımcı olmalıdır. Okullarda, camilerde, sivil toplum kuruluşları alkol ve madde bağımlılığını önlemek için eğitim ve seminer seferberliği başlatılmalıdır. Alkol ve madde bağımlılığı ile mücadele etmek için Osmanlı Devleti tarafından kurulan YEŞİLAY bugün de önemli çalışmalar yapmaktadır. Bu güzide kurumumuzun çalışmalarına destek vermek vatanını ve bu vatan evladını seven herk vatandaşın boynunun borcudur. Türkiye’nin geleceği genç nüfusun artmasına bağlıdır. Fakat alkolik ve madde bağımlısı bir genç nüfusun değil milli ve manevi değerlerine bağlı bir genç nüfusun artmasına bağlıdır.

Sağlıklı bir gençliğin yetiştirilmesi için Grigoriy Petrov ve arkadaşlarının Finlandiya’da yaptıklarını anlattığı “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” ve “İdealist Öğretmen” kitaplarında bahsedildiği gibi ülke çapında alkol ile mücadele edecek bir eğitim seferberliği başlatılmalıdır.

Ben bu seferberlik için eğitimci bir nefer olmaya hazırım. Bu mücadelede ben de varım diyenler benimle iletişim kurabilirsiniz. Gönüllü ve ücretsiz olarak bütün memleketi gezelim ve seminerler verelim. 

Var mısınız?

Dr. Nadir Çomak

10.05.2025