Beşiktaş’ta oyuncular ligi bitirmiş, bavulları hazırlamış.

Bu oyun felsefesinin ne bu seneye ne de önümüzdeki senenin yapılandırmasına bir katkı vermeyeceklerini anlamadan tatile gidecekler.

Bu defa bir maç var, bir maç yok. Önde hiç yok diyebilirim. Ne Masuaku ne Swenson iki yönlü değil. Her zaman söylüyorum, bu oyuncu topluluğu Beşiktaş’a hiçbir şey katamaz. Joao Mario kurtarıcı olarak oyuna sokuluyor.

Mustafa’ya ne olursa olsun katlanılmıyorsa söyleyecek bir şey bulamıyorum. Semih için artık bir şey söyleyemiyorum. Semih konusu Beşiktaş’ta karın ağrısı olmaya devam ediyor. Lütfen Semih’i seneye bir şekilde değerlendirelim; bu maddi veya manevi olabilir.

Beşiktaş erime halinde. Yumuşak takımlarla güzel maçlar çıkardı, iddialılarla – derbiler harici – iyi sınavlar veremedi.

Solskjær her maç sonu taraftardan güvenoyu almayı bırakmalı, bu özgüven eksikliğine yol açar. Bende kredin kalmadı hocam. Kalanlarda, bence şampiyonluk beklentisine seninle ulaşamayacağımızı hâlâ anlamamış olanlar.

Beşiktaş, öne baskı yapıp farklı pozisyonlara da evrilemeyen bir oyuncu topluluğu ile maalesef bu işte başa tutunamaz. Daha önce de verdiğim isimler gibi, iyi yerli bir ismi takımın başına getirmeden başarıyı yakalama ihtimali bana göre sıfır.

Hayal hep vardır, fakat gerçekler sahada gözükmeyince her şeyin sıradanlaştığı anlaşılır.

Beşiktaş ruhunu kazanmalı. Ruhunu kazanmazsa her şey boş olur…

Rafa’nın golü bizi mutlu etti, Alanya 1 puanla mutlu oldu fakat Muçi, Immobile, Joao Mario ve arkadaşları bu sezon bizleri mutlu edemeden veda maçlarını oynayıp tatile gidecekler. Bu beni hakikaten üzüyor.

Kendi evlatlarımızı görmek beni daha mutlu ederdi. Ne yapalım, lig bitti.

En az 7–8 yeni isim, Beşiktaş’ta omurganın ve hocanın değişimiyle başarı getirir diye düşünüyorum.